09:00
Bir hasretin kucağında
Uzayıp gidiyor şehirler yamacımda.
Hani sarsmasa yollar bendimi
Fark eder miyim acaba
Uğruna geldiğim mesafeleri.
Ansızın belirir hayalin
Ana kucağı misali gelip oturmuş yanıma.
Kelamı eksik bir sohbet başlar
Göz bebeklerimizin nazarında.
10:00
İnciler dökülüyor gök kubbenin çatısından
Damlacıklar dövüyor sana açılan pencerelerimi,
Islanmış saçlarının tellerinden bir kaç damla süzülüyordur
Ayağını bastığın nurlu toprağın bağrına.
Öylesine mağrur, öylesine masum
Üşümüş ellerin
Ankara ayazında.
Sanırsam yaklaşmaktayım teninin afakına
Birden bire kokun siniyor kompartımana.
Tam şuan adınla başlayan kıyametler koparsam
Mecnun diye anılırım halk arasında.
Ve o melun utangaçlık…
Biliyorum son bulacak kollarında.
11:00
Soğuk ayazın, sisli havasına boğulmuş Ankara garında
Tanrı’nın kelamı nura bürünmüş
Bir ilah gibi beliriveriyorsun karşımda.
Martıların çığlıkları şimdi çok uzaklarda
Neşeli çocuklarının kahkaha sesleri sarıyor ruhumu.
Bana bir sen gerek baştan aşağıya.
Aç kollarına, ben geldim sana.
Rasim Dahiloğlu
Bir Cevap Yazın